ARİF YILMAZ Halep

                                                                                                                                                              06/12/08  

Giriş
Hakkımda
Manisa ve Tarihi
Salihli
Köseali
Halep
Görüş
Dünyada Türkçe
Fotoğraf Galerisi

 

 

FOTOĞRAFLAR

 

bullet

DÜNYANIN EMSALSİZ KALESİ HALEB’ÜŞ-ŞEHBA

bullet

1059 SENESiNDE ŞAM'DAN ANADOLU'YA GİTTİĞİMİZ

bullet

HALEP ŞİİRLERİ

 

Halep Suriye'nin en büyük ikinci kentidir. 1999 nüfusu 1.7 milyon olup, günümüzde 3 milyona yaklaştığı tahmin edilmektedir. Halep Arapça'da ve diğer bazı Sami dillerinde taze süt demektir.

Halep, Osmanlı İmparatorluğu'nun en önemli kentleri arasında yer almış, Türkçe deyimlere ve Türk edebiyatına yerleşmiştir. "İşte Halep işte arşın" deyimi, Aşık Ömer'in "İşte geldim gidiyorum şen olasın Halep şehri" beyiti, Aşık Emrah'ın sevdiğini Halep'te araması, Kerem'in Aslı'nın ateşine Halep'te yanıp kül olması bu meyanda sayılabilir.

Pek çok tarihçi Halep için "Doğunun Kraliçesi" terimini kullanmıştır. Yumuşak iklimiyle, kültür ve sanat çevresiyle, eğlence hayatıyla, zengin mutfağıyla insanları kendine çeken bir özelliği vardır. Kebabın kökeni tartışmalarında da Adana ve Urfa'ya rakiptir.

Tarihi M.Ö. 3000'li yıllara uzanan Halep Kalesi'nde çeşitli Mezopotamya devletleri, Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu, Arap hakimiyeti, Büyük Selçuklu Devleti ve Osmanlı İmparatorluğu devirleri yaşanmıştır. Suriye'nin sürekli ticaret ve üretim merkezlerinden biri olmuştur.

Osmanlı İmparatorluğu'nda Bursa ve İstanbul'dan sonraki en önemli dokumacılık merkezi Halep olmuştur. İpekli dokumaları ve sabunları Halep'in en önemli ihraç malı olmuştur. 1500'lü yıllardan itibaren Venedikliler, İngilizler, Fransızlar ve Hollandalılar Halep'te konsolosluklar ve acentalar kurmuştur. Osmanlı'da ilk mason locası da Halep'te kurulmuştur. Osmanlı arşivlerinde yer alan hicri 1304 tarihli bir vesikada, Halep'te İngiliz konsolosu Handerson'un riyasetinde Farmason Locası namıyla bir gizli teşkilat kurulduğu bildirilmektedir. Arap harfleriyle ilk matbaa İstanbul'dan önce Halep'e uğramıştır.

Osmanlı şehirciliğinin klasik bir örneği olan Halep'in özelliklerinden biri de Kayşanı ismindeki taş cinsinin yapılarda kullanılmasıdır. Halep kalesi, hanlar, hamamlar, çarşılar, camiler, medreseler bu taşlardan yapılmıştır. Halepliler günümüzde bile evlerini taş kaplama yapmaya devam etmektedir. Selçuklu, Eyyubi, Memlük ve Osmanlı izlerini taşıyan Halep, Bursa, Konya, İstanbul'un bir alaşımı gibidir.

Halep'te her etnik kökenden topluluklar yaşamaktadır. Çarşıda pazarda Türkçe konuşan insanlara rahatlıkla rastlanabilir. Kentte önemli sayılacak bir Türk nüfus, iki mahalle Kürt, Nusayri, Hıristiyan mahalleleri bulunmaktadır. Ermeniler de Halep'te hatırı sayılır bir nüfusa ve ekonomik etkinliğe sahiptir.

bullet

      Mimar Sinan'ın yaptığı ilk cami olan Hüsrev Paşa Camii Halep'tedir.

bullet

·   Osmanlı şairi Nabi, Halep'te doğmuş, sonradan da İstanbul'dan kaçması gerektiğinde yine Halep'e giderek,   yirmibeş yılını   bu kentte geçirmiştir.

bullet

·   Tarihçi Naima Halep'te doğmuş ve büyümüştür.

bullet

·   Mevlana Celaleddin Rumi, Halep'teki medreselerde tahsil yapmıştır.

bullet

·   Osmanlı'da ilk kanun mecmuası olarak bilinen Mülteka'nın müellifi İbrahim Halebi, Halep'lidir.

bullet

·   Siret-ül Halebiyye müellifi Şafii alim Ali bin Burhan-ı Halebi Haleplidir.

bullet

·   Halveti tarikati velilerinden Ahmed Hammamî'nin mezarı Halep'tedir.

bullet

·   Hurufi şair Seyyid Nesimi 1418'de Halep Kalesi'nde idam edilmiştir.

bullet

·   Sadrazam Öküz Kara Mehmet Paşa'nın mezarı Halep'tedir.

bullet

·   Nurullah Ataç'ın babası eski maliye nazırı Mehmet Ata Efendi Halep'de doğmuştur.

bullet

·   Itri'nin torunlarından olan ve Suriye Başbakanı Naci Itrî (Otrî) Haleplidir.

bullet

·   Ahmet Cevdet Paşa'nın kızı Fatma Aliye Hanım, Udi adlı romanını Halep'te kaleme almıştır.

bullet

·   Refik Halit Karay, 1938'e kadar Halep'te sürgünde kalmıştır.

bullet

·   Münevver Ayaşlı 1. Dünya Savaşı yıllarını subay babasıyla birlikte Halep'te geçirmiştır.

bullet

·   Bestekar Sadi Hoşses Halep'te doğmuştur.

bullet

·   Türkiye'deki ilk kadın-doğum kliniğinin kurucusu Pakize Terzi Halep'te doğmuştur.

bullet

·   Erol Büyükburç, eğitiminin bir kısmını Halep'te yapmıştır.

bullet

·   Celaleddin Bakır Çelebi, Halep Mevlevihanesi'nde dünyaya gelmiştir.

bullet

·   Nazım Hikmet Halep'in havasını koklamış, "Üç yaşımda Halep'te paşa torunluğu ettim" diyerek bir şiirine Halep'in ismini  kazımıştır.

   

     HALEP MEVLEVİHANESİ

 1925 yılına kadar Merkez özelliğini koruyan Konya Mevlânâ Dergâhı bu yılda çıkarılan Tekâyâ ve Zevâyâ kanunuyla kapatılmış, Müzeye dönüştürülme kararı alınmış, Merkez ise Halep Mevlevihânesi'ne kaydırılmıştır. Abdülhalim Çelebi Tekke ve Zaviyelerin kapatılması kanunu çıkmadan önce Gazi Mustafa Kemal ile yaptığı görüşmeler neticesinde, onun da onayını alarak oğlu Mehmed Bâkır Çelebi'yi Halep'teki Mevlevihâneye Şeyh olarak tayin etmiştir. 1945'e kadar Merkez olan Halep Mevlevihânesi'nin görevi ise Suriye Hükümetinin Çelebilik Makamı'nı 'resmen' kabul etmeyip Mevlevîhânenin vakıflarına el koymasıyla sona ermiştir.
2 Mevlevilikte çile diye tabir edilen uygulama, bütün Mevlevihânelerde değil sadece Matbah'ı bulunan (Konya, Afyon, Manisa, Galata, Kahire ve Gelibolu gibi) yerlerde icra edilirdi.

 

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK HALEP’TE

 Mustafa Kemal Paşa,14 Şubat 1917'de Hicaz Kuvve-i Seferiyesi Komutanlığına atanması üzerine Şam'a giderek Sina Cephesini teftiş etti ise de 5 Mart 1917 tarihinde Diyarbakır'da 2. Ordu'ya vekâleten komutan atandı. Tekrar Diyarbakır'a dönen Mustafa Kemal Paşa,16 Mart 1917'de asaleten 2. Ordu Komutanlığına getirildi. Fakat bu görevde de çok kalmayarak 5 Temmuz 1917 tarihinde Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına bağlı olarak Halep'te kurulması kararlaştırılan 7. Ordu'nun başına getirildi. Bu cephenin umumî idaresi Falkenhein adlı bir Alman generaline verilmişti. Mustafa Kemal Paşa,15 Ağustos 1917 günü Halep'e gelerek göreve başladı. Fakat bir süre sonra General Falkenhein ile aralarında askeri görüşler ve uygulanacak harekat bakımından anlaşmazlık çıktı; bu anlaşmazlık sonucu Mustafa Kemal Paşa,1917 Ekim başlarında istifa mecburiyetinde kaldı. Kendisine tekrar Diyarbakır'daki eski görevi teklif edildi ise de kabul etmeyerek İstanbul'a geldi. 7 Kasım 1917'de Genel Karargâh'ta görevlendirildi.

 

MEVLANA’NIN HALEP YILLARI

 Mevlana, yüksek ilimlerde daha çok derinleşmek için, Seyyid Burhaneddin’in izniyle Haleb’e gitti. Halaviyye Medresesi’nde, fıkıh, tefsir ve usul ilimlerinde üstün bir alim olan Adimoğlu Kemaleddin’den ders aldı. Mevlana, Halep’teki üç yıllık tahsilini bitirdikten sonra Şam’a geçti. Burada, ilmi incelemeler yapmak için dört yıl kaldı. Bu zaman zarfında Şam’daki alimlerle tanışıp, onlarla sohbet etti.

 

Surİye Selçuklu Devletİ (Surİye Selçukluları)

Suriye ve havalisinde Sultan Melikşah’ın kardeşi Tutuş tarafından kurulan bir Selçuklu hânedânı. Suriye Fatihi Emir Atsız’ın, Kahire yakınlarında, Fatımîler karşısında mağlûbiyeti sırasında öldüğü zannedilince, Sultan Melikşah, Suriye’yi kardeşi Tutuş’a verdi (1077). Fakat Atsız’ın, Sultan Melikşah’a hayatta olduğunu bildirmesi üzerine, Tutuş’a Halep bölgesine gitmesi emredildi. Bir süre sonra Fatımîler, Şam’ı kuşatınca, Atsız, Melik Tutuş’u yardıma çağırdı. Atsız’ın ölmesi üzerine Tutuş, daha önce hakim olduğu Suriye şehirlerini ele geçirdi (1079). Sonra Kudüs’ü aldı. Büyük Selçuklu Devleti'ne bağlı olarak, başşehri Şam olmak üzere, Suriye Selçuklu Devletini kurdu.

Bu sırada Antakya’yı fetheden Anadolu fatihi Süleyman Şah, Suriye hakimiyetini ele geçirmek istedi. Bu maksatla Halep’i ele geçirmek için hareket etti (1085). Halep Valisi İbn-i Huteytî, Tutuş’tan yardım istedi. Melik Tutuş, yanında Artuk Bey olduğu halde, harekete geçti. İki hânedan üyesi Halep civarında Ayn Seylem mevkiinde karşılaştılar. Yapılan muharebede Süleyman Şah, hayatını kaybetti (1086). Tutuş, Halep’i ele geçirdiyse de, iç kaleyi alamadı. Suriye’deki hadiseler üzerine Melikşah, bölgeye sefer düzenledi. Tutuş, Şam’a çekildi.

Sultan Melikşah’ın Suriye’den ayrılmasından sonra Tutuş, harekete geçip, 1090 senesinde Humus’u ele geçirdi.Trablusşam muhasarası başarısızlıkla neticelendi. Melikşah’ın vefatı üzerine Sultan Berkyaruk’la saltanat mücadelesine girişen tutuş, Rey yakınlarında yaptığı savaşta komutanlarının karşı tarafa geçmesi sebebiyle mağlup oldu. Genç yaşta hayatını kaybetti (1095). Melik Tutuş’un ölümünden sonra oğullarından Rıdvan Halep’te, Dukak ise Dımaşk’ta saltanatını ilan etti. Böylece Suriye Selçuklu Devleti, Halep ve Dımaşk Melikliği olmak üzere iki kola ayrıldı.

 

Halep Selçuklu Melikliği:

Rıdvan, Halep Melikliğini kurduktan sonra topraklarını genişletmek üzere, veziri Cenâhüddevle ile birlikte, Suruç üzerine yürüdü. Fakat, Artukoğlu Sökmen’in başarılı müdafaası karşısında kuşatmayı kaldırarak, Ermeni asıllı Toros’un idaresinde bulunan Urfa’yı zaptetti (1096). Şehrin idaresini Antalya valisi Yağıbasan’a vererek Halep’e döndü. Melik Rıdvan, Dımaşk’ı da alarak, babasının hakim olduğu topraklara sahip olmak istiyordu. Bunun için Artukoğlu Sökmen Beyden yardım istedi. Bir süre sonra Rıdvan, Sökmen’in kuvvetlerinin de katıldığı ordusuyla, Dımaşk’ı muhasara etti. Ancak iki kardeş arasındaki mücadele Fatımîlere yaradı. Fatımîler büyük bir ordu ile gelerek, Kudüs’ü zaptettiler (Ağustos 1096). Melik Rıdvan ise, Kınnesrin’de Dukak’ın kuvvetlerini bozguna uğrattı. Bu savaş neticesinde Dukak, Rıdvan’ın üstünlüğünü tanımak mecburiyetinde kaldı.

Diğer taraftan Haçlılar, 1098 senesinde Antakya’yı ele geçirdiler. Hakimiyet sahalarını genişletmeye çalışan Antakya hakimi Bohemond, Halep’e bağlı bazı kaleleri ele geçirdi. Rıdvan, Haçlıların ele geçirdiği Kella Kalesini geri almaya çalıştıysa da, mağlup oldu. Çok geçmeden Haçlılar, Halep’i kuşatma hazırlıklarına başladılar. Fakat Malatya Emîri Danişmend kumandasındaki bir Müslüman ordusu tarafından sıkıştırılınca, geri çekildiler.

1104 senesinde Sökmen Bey ve Emir Çökürmüş idaresindeki Türk kuvvetleri Urfa ve Antakya Haçlılarını Harran’da mağlup etti. Bunun üzerine Melik Rıdvan harekete geçerek, Halep civarında Haçlıların elinde bulunan birçok yeri aldı. Böylece, bir süre için Haçlı tehlikesinden uzak kaldı.

1107’de, Melik Rıdvan’ın, Antakya bölgesine kadar seferler düzenlemesi üzerine, Antakya Prensi Tancerd harekete geçerek Esârib ve Zerdâna kalelerini zaptetti. Bölgeye karşı yağma akınları düzenledi. Melik Rıdvan, bu durum karşısında Tancerd ile ağır şartlarda bir anlaşma imzaladı. Bir süre sonra Rıdvan, Haçlılara karşı Büyük Selçuklu Sultanı Muhammed Tapar’dan yardım istedi. Sultan Muhammed Tapar’ın yardım çağrısına birçok emir uydu ve Mevdûd’un komutasındaki Selçuklu ordusu, Tell-Başir’i kuşattı. Fakat bu, başarısızlıkla neticelendi. Rıdvan, Halep’e Haçlı baskısının artması karşısında Büyük Selçuklu ordusunun Halep’e gelmesini istedi. Emir Mevdûd, bu isteği yerine getirmek için Halep önlerine geldiyse de, askerin halka kötü davranması, Rıdvan’ın şehir kapılarını kapamasına yol açtı ve Selçuklu ordusu, Halep'ten ayrılmak mecburiyetinde kaldı.

Melik Rıdvan’ın 1113’te vefatından sonra yerine on altı yaşındaki oğlu Alp Arslan el-Ahras geçti. Fakat idare tamamıyla atabegi Hadim Lü’lü’ün elindeydi. Bu dönemde Halep'teki Bâtınîlerden şikâyetlerin artması üzerine, Sultan Muhammed Tapar, bir elçi göndererek Bâtınîlere karşı harekete geçilmesini istedi. Alp Arslan, bu isteğe uyarak bir kısım Bâtınî reîsini öldürdü. Bâtınîleri sevmeyen Halep halkı da bu harekâta iştirak etti. Bâtınîlerin sağ kalanları Suriye’nin çeşitli şehirlerine ve Haçlılara sığındılar. Alp Arslan’ın melikliği kısa sürdü. Yakınlarının tavsiyesi üzerine yardım için Tuğtegin’e müracaat etti ve Dımaşk’a dostça bir ziyaret yaptı. Tuğtegin, bu müracaatı müspet karşıladı. Bu durum karşısında Atabeg Lü’lü, Alp Arslan’ın davranışlarından ve Tuğtegin’in istekleri doğrultusunda hareket edeceğinden korkarak 1114 senesinde Alp Arslan’ı öldürttü.

Hadım Lü’lü, Alp Arslan’ın yerine Rıdvan’ın altı yaşındaki oğlu Sultanşah’ı geçirdi. Böylece bir süre için devletin gerçek idarecisi durumuna geldi. Fakat, kudretli bir melikin yokluğu ve ordusunun küçük çapta olması, Halep Melikliğini, sadece bu şehri müdafaa durumunda bıraktı. Lü’lü’ün ise 1117’de öldürülmesinden sonra, Artuklu İlgâzi 1118’de Halep’i ele geçirdi ve Sultanşah’ı hapsetti. Böylece, Halep Melikliği sona erdi.

 

Dımaşk (Şam) Selçuklu Melikliği:

Tutuş’un ölümünden sonra, oğlu Dukak, Suriye Selçuklularının Dımaşk şubesini kurmuştu. Tutuş’un emrinde bulunan Emîr Tuğtegin, Sultan Berkyaruk’un eline esir düşmüş, sonra serbest bırakılmıştı. Tuğtegin, Dımaşk’a gelerek Dukak’ın hizmetine girdi ve ordu kumandanlığına getirildi. Ayrıca, Dukak’ın annesiyle evlendi ve Savtigin’i ortadan kaldırarak, melikliğin idaresini ele aldı. Dukak, Dımaşk’ı ele geçirmek isteyen ağabeyi, Halep Meliki Rıdvan ile yaptığı mücadelede mağlup olunca, onun hakimiyetini kabul etti.

Melik Dukak, bundan sonra Haçlılarla mücadele etti. Fakat Haçlı kumandanı Raymond’la yaptığı Trablus önündeki savaşı kaybetti (1102). Daha sonra Cenâhüddevle, Rahbe’yi zaptetmek için sefer düzenlediyse de, buranın, Melik Dukak tarafından ele geçirildiğini öğrenince, bölgeden ayrıldı. Cenâhüddevle, Dukak’ın 1104 yılında ölümünden sonra, Atabeg Tuğtegin, önce onun bir yaşındaki oğlu Tutuş adına hutbe okuttu. Daha sonra Dukak’ın on iki yaşındaki kardeşi Ertaş’ı tahta geçirdi. Fakat, Tuğtegin’den korkan Ertaş, Dımaşk’tan kaçtı (1104). Böylece, Suriye Selçuklularının Dımaşk kolu sona erdi ve yerine Tuğtegin ailesi, yani Böriler Hânedânı kuruldu.

Suriye Selçuklu Hükümdarları / Tahta Geçişleri

 Tâcüddevle Tutuş / 1079
Rıdvan (Halep'te) / 1095-1113
Dukak (Şam’da) / 1095-1104
Alp Arslan el-Ahras (Halep'te) / 1113
Sultanşâh (Halep'te) / 1114-1117

 

Halep çamı (Pinus halepensis),

Akdeniz bölgesine özgü bir çam türü. Fas ve İspanya, güney ve kuzey Fransa, İtalya ve Hırvatistan, batıda Yunanistan, Kuzey Libya ve güney Türkiye'de yayılış gösterir.

Genellikle deniz seviyesinden 200 m yüksekliğe kadar çıkmaktadır. Fakat güney İspanya'da 1000, Fas'ta ise 1700 m'ye kadar çıktığı görülür.

Orta büyüklükte bir ağaçtır, 15-25 m'ye kadar boy yapar. Sürgünler grimsi-beyazdır, bu özelliği ile kızılçamdan kolayca ayrılır. Kabuk portakal kırmızısı renginde ve kalındır. İğne yapraklar ince 6-10 cm uzunluğunda sarımsı yeşildir. Kozalaklar dar konik 5-10 cm uzunluğunda gençken kapalıdır. Kozalaklar ilk zamanlarda yeşil, 24 ay sonra kırmızımsı-kahverengiye dönüşür. Tohumlar 5-6 mm uzunluğunda kanatlıdır.

Halep çamı, kanarya çamı (Pinus canariensis), kızılçam (Pinus brutia) ve sahil çamı (Pinus pinaster) ile karışık bükler oluşturur. Bazı uzmanlar tarafından kızılçam'ın bir alttürü kabul edilir. Türkiye'nin güney kısımlarında özellikle Adana'da kızılçam ile birlikte görülür.

 Orta büyüklükte bir ağaçtır, 15-25 m'ye kadar boy yapar. Sürgünler grimsi-beyazdır, bu özelliği ile kızılçamdan kolayca ayrılır. Kabuk portakal kırmızısı renginde ve kalındır. İğne yapraklar ince 6-10 cm uzunluğunda sarımsı yeşildir. Kozalaklar dar konik 5-10 cm uzunluğunda gençken kapalıdır. Kozalaklar ilk zamanlarda yeşil, 24 ay sonra kırmızımsı-kahverengiye dönüşür. Tohumlar 5-6 mm uzunluğunda kanatlıdır.

Halep çamı, kanarya çamı (Pinus canariensis), kızılçam (Pinus brutia) ve sahil çamı (Pinus pinaster) ile karışık bükler oluşturur. Bazı uzmanlar tarafından kızılçam'ın bir alttürü kabul edilir. Türkiye'nin güney kısımlarında özellikle Adana'da kızılçam ile birlikte görülür.

 

 

Giriş | Hakkımda | Manisa ve Tarihi | Salihli | Köseali | Halep | Görüş | Dünyada Türkçe | Fotoğraf Galerisi

Bu sitenin son güncelleştirilme tarihi 10/10/08