· Nazım Hikmet Halep'in
havasını koklamış, "Üç yaşımda Halep'te paşa torunluğu ettim" diyerek bir
şiirine Halep'in ismini kazımıştır.
HALEP MEVLEVİHANESİ
1925 yılına kadar
Merkez özelliğini koruyan Konya Mevlânâ Dergâhı bu yılda çıkarılan Tekâyâ ve
Zevâyâ kanunuyla kapatılmış, Müzeye dönüştürülme kararı alınmış, Merkez ise
Halep Mevlevihânesi'ne kaydırılmıştır. Abdülhalim Çelebi Tekke ve Zaviyelerin
kapatılması kanunu çıkmadan önce Gazi Mustafa Kemal ile yaptığı görüşmeler
neticesinde, onun da onayını alarak oğlu Mehmed Bâkır Çelebi'yi Halep'teki Mevlevihâneye Şeyh olarak tayin etmiştir.
1945'e kadar Merkez olan Halep Mevlevihânesi'nin görevi ise Suriye Hükümetinin
Çelebilik Makamı'nı 'resmen' kabul etmeyip Mevlevîhânenin vakıflarına el
koymasıyla sona ermiştir.
2 Mevlevilikte çile diye tabir edilen uygulama, bütün Mevlevihânelerde değil
sadece Matbah'ı bulunan (Konya, Afyon, Manisa, Galata, Kahire ve Gelibolu gibi)
yerlerde icra edilirdi.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK HALEP’TE
Mustafa Kemal Paşa,14
Şubat 1917'de Hicaz Kuvve-i Seferiyesi Komutanlığına atanması üzerine Şam'a
giderek Sina Cephesini teftiş etti ise de 5 Mart 1917 tarihinde Diyarbakır'da 2.
Ordu'ya vekâleten komutan atandı. Tekrar Diyarbakır'a dönen Mustafa Kemal
Paşa,16 Mart 1917'de asaleten 2. Ordu Komutanlığına getirildi. Fakat bu görevde
de çok kalmayarak 5 Temmuz 1917 tarihinde Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına
bağlı olarak Halep'te kurulması kararlaştırılan 7. Ordu'nun başına getirildi. Bu
cephenin umumî idaresi Falkenhein adlı bir Alman generaline verilmişti. Mustafa
Kemal Paşa,15 Ağustos 1917 günü Halep'e gelerek göreve başladı. Fakat bir süre
sonra General Falkenhein ile aralarında askeri görüşler ve uygulanacak harekat
bakımından anlaşmazlık çıktı; bu anlaşmazlık sonucu Mustafa Kemal Paşa,1917 Ekim
başlarında istifa mecburiyetinde kaldı. Kendisine tekrar Diyarbakır'daki eski
görevi teklif edildi ise de kabul etmeyerek İstanbul'a geldi. 7 Kasım 1917'de
Genel Karargâh'ta görevlendirildi.
MEVLANA’NIN HALEP YILLARI
Mevlana, yüksek
ilimlerde daha çok derinleşmek için, Seyyid Burhaneddin’in izniyle Haleb’e
gitti. Halaviyye Medresesi’nde, fıkıh, tefsir ve usul ilimlerinde üstün bir alim
olan Adimoğlu Kemaleddin’den ders aldı. Mevlana, Halep’teki üç yıllık tahsilini
bitirdikten sonra Şam’a geçti. Burada, ilmi incelemeler yapmak için dört yıl
kaldı. Bu zaman zarfında Şam’daki alimlerle tanışıp, onlarla sohbet etti.
Surİye Selçuklu Devletİ (Surİye Selçukluları)
Suriye ve havalisinde Sultan
Melikşah’ın kardeşi Tutuş tarafından kurulan bir Selçuklu hânedânı. Suriye
Fatihi Emir Atsız’ın, Kahire yakınlarında, Fatımîler karşısında mağlûbiyeti
sırasında öldüğü zannedilince,
Sultan Melikşah,
Suriye’yi kardeşi Tutuş’a verdi (1077). Fakat Atsız’ın, Sultan Melikşah’a
hayatta olduğunu bildirmesi üzerine, Tutuş’a Halep bölgesine gitmesi emredildi.
Bir süre sonra Fatımîler, Şam’ı kuşatınca, Atsız, Melik Tutuş’u yardıma çağırdı.
Atsız’ın ölmesi üzerine Tutuş, daha önce hakim olduğu Suriye şehirlerini ele
geçirdi (1079). Sonra Kudüs’ü aldı.
Büyük Selçuklu
Devleti'ne bağlı olarak,
başşehri Şam olmak üzere, Suriye Selçuklu Devletini kurdu.
Bu sırada Antakya’yı fetheden Anadolu
fatihi
Süleyman Şah,
Suriye hakimiyetini ele geçirmek istedi. Bu maksatla Halep’i ele geçirmek için
hareket etti (1085). Halep Valisi İbn-i Huteytî, Tutuş’tan yardım istedi. Melik
Tutuş, yanında Artuk Bey olduğu halde, harekete geçti. İki hânedan üyesi Halep
civarında Ayn Seylem mevkiinde karşılaştılar. Yapılan muharebede Süleyman Şah,
hayatını kaybetti (1086). Tutuş, Halep’i ele geçirdiyse de, iç kaleyi alamadı.
Suriye’deki hadiseler üzerine Melikşah, bölgeye sefer düzenledi. Tutuş, Şam’a
çekildi.
Sultan Melikşah’ın Suriye’den
ayrılmasından sonra Tutuş, harekete geçip, 1090 senesinde Humus’u ele geçirdi.Trablusşam
muhasarası başarısızlıkla neticelendi. Melikşah’ın vefatı üzerine
Sultan Berkyaruk’la
saltanat mücadelesine girişen tutuş, Rey yakınlarında yaptığı savaşta
komutanlarının karşı tarafa geçmesi sebebiyle mağlup oldu. Genç yaşta hayatını
kaybetti (1095). Melik Tutuş’un ölümünden sonra oğullarından Rıdvan Halep’te,
Dukak ise Dımaşk’ta saltanatını ilan etti. Böylece Suriye Selçuklu Devleti,
Halep ve Dımaşk Melikliği olmak üzere iki kola ayrıldı.
Halep Selçuklu Melikliği:
Rıdvan, Halep Melikliğini kurduktan
sonra topraklarını genişletmek üzere,
veziri
Cenâhüddevle ile birlikte, Suruç üzerine yürüdü. Fakat, Artukoğlu Sökmen’in
başarılı müdafaası karşısında kuşatmayı kaldırarak, Ermeni asıllı Toros’un
idaresinde bulunan Urfa’yı zaptetti (1096). Şehrin idaresini Antalya valisi
Yağıbasan’a vererek Halep’e döndü. Melik Rıdvan, Dımaşk’ı da alarak, babasının
hakim olduğu topraklara sahip olmak istiyordu. Bunun için Artukoğlu Sökmen
Beyden yardım istedi. Bir süre sonra Rıdvan, Sökmen’in kuvvetlerinin de
katıldığı ordusuyla, Dımaşk’ı muhasara etti. Ancak iki kardeş arasındaki
mücadele Fatımîlere yaradı. Fatımîler büyük bir ordu ile gelerek, Kudüs’ü
zaptettiler (Ağustos 1096). Melik Rıdvan ise, Kınnesrin’de Dukak’ın kuvvetlerini
bozguna uğrattı. Bu savaş neticesinde Dukak, Rıdvan’ın üstünlüğünü tanımak
mecburiyetinde kaldı.
Diğer taraftan
Haçlılar,
1098 senesinde Antakya’yı ele geçirdiler. Hakimiyet sahalarını genişletmeye
çalışan Antakya hakimi Bohemond, Halep’e bağlı bazı kaleleri ele geçirdi.
Rıdvan, Haçlıların ele geçirdiği Kella Kalesini geri almaya çalıştıysa da,
mağlup oldu. Çok geçmeden Haçlılar, Halep’i kuşatma hazırlıklarına başladılar.
Fakat Malatya Emîri
Danişmend
kumandasındaki bir Müslüman ordusu tarafından sıkıştırılınca, geri çekildiler.
1104 senesinde Sökmen Bey ve Emir
Çökürmüş idaresindeki Türk kuvvetleri Urfa ve Antakya Haçlılarını Harran’da
mağlup etti. Bunun üzerine Melik Rıdvan harekete geçerek, Halep civarında
Haçlıların elinde bulunan birçok yeri aldı. Böylece, bir süre için Haçlı
tehlikesinden uzak kaldı.
1107’de, Melik Rıdvan’ın, Antakya
bölgesine kadar seferler düzenlemesi üzerine, Antakya Prensi Tancerd harekete
geçerek Esârib ve Zerdâna kalelerini zaptetti. Bölgeye karşı yağma akınları
düzenledi. Melik Rıdvan, bu durum karşısında Tancerd ile ağır şartlarda bir
anlaşma imzaladı. Bir süre sonra Rıdvan, Haçlılara karşı Büyük Selçuklu Sultanı
Muhammed
Tapar’dan yardım istedi.
Sultan Muhammed Tapar’ın yardım çağrısına birçok emir uydu ve Mevdûd’un
komutasındaki Selçuklu ordusu, Tell-Başir’i kuşattı. Fakat bu, başarısızlıkla
neticelendi. Rıdvan, Halep’e Haçlı baskısının artması karşısında Büyük Selçuklu
ordusunun Halep’e gelmesini istedi. Emir Mevdûd, bu isteği yerine getirmek için
Halep önlerine geldiyse de, askerin halka kötü davranması, Rıdvan’ın şehir
kapılarını kapamasına yol açtı ve Selçuklu ordusu, Halep'ten ayrılmak
mecburiyetinde kaldı.
Melik Rıdvan’ın 1113’te vefatından
sonra yerine on altı yaşındaki oğlu Alp Arslan el-Ahras geçti. Fakat idare
tamamıyla
atabegi
Hadim Lü’lü’ün elindeydi. Bu dönemde Halep'teki Bâtınîlerden şikâyetlerin
artması üzerine, Sultan Muhammed Tapar, bir elçi göndererek Bâtınîlere karşı
harekete geçilmesini istedi. Alp Arslan, bu isteğe uyarak bir kısım Bâtınî
reîsini öldürdü. Bâtınîleri sevmeyen Halep halkı da bu harekâta iştirak etti.
Bâtınîlerin sağ kalanları Suriye’nin çeşitli şehirlerine ve Haçlılara
sığındılar. Alp Arslan’ın melikliği kısa sürdü. Yakınlarının tavsiyesi üzerine
yardım için Tuğtegin’e müracaat etti ve Dımaşk’a dostça bir ziyaret yaptı.
Tuğtegin, bu müracaatı müspet karşıladı. Bu durum karşısında Atabeg Lü’lü, Alp
Arslan’ın davranışlarından ve Tuğtegin’in istekleri doğrultusunda hareket
edeceğinden korkarak 1114 senesinde Alp Arslan’ı öldürttü.
Hadım Lü’lü, Alp Arslan’ın yerine
Rıdvan’ın altı yaşındaki oğlu Sultanşah’ı geçirdi. Böylece bir süre için
devletin gerçek idarecisi durumuna geldi. Fakat, kudretli bir melikin yokluğu ve
ordusunun küçük çapta olması, Halep Melikliğini, sadece bu şehri müdafaa
durumunda bıraktı. Lü’lü’ün ise 1117’de öldürülmesinden sonra,
Artuklu
İlgâzi 1118’de Halep’i ele geçirdi ve Sultanşah’ı hapsetti. Böylece, Halep
Melikliği sona erdi.
Dımaşk (Şam) Selçuklu Melikliği:
Tutuş’un ölümünden sonra, oğlu Dukak,
Suriye Selçuklularının Dımaşk şubesini kurmuştu. Tutuş’un emrinde bulunan Emîr
Tuğtegin, Sultan Berkyaruk’un eline esir düşmüş, sonra serbest bırakılmıştı.
Tuğtegin, Dımaşk’a gelerek Dukak’ın hizmetine girdi ve ordu kumandanlığına
getirildi. Ayrıca, Dukak’ın annesiyle evlendi ve Savtigin’i ortadan kaldırarak,
melikliğin idaresini ele aldı. Dukak, Dımaşk’ı ele geçirmek isteyen ağabeyi,
Halep Meliki Rıdvan ile yaptığı mücadelede mağlup olunca, onun hakimiyetini
kabul etti.
Melik Dukak, bundan sonra Haçlılarla
mücadele etti. Fakat Haçlı kumandanı Raymond’la yaptığı Trablus önündeki savaşı
kaybetti (1102). Daha sonra Cenâhüddevle, Rahbe’yi zaptetmek için sefer
düzenlediyse de, buranın, Melik Dukak tarafından ele geçirildiğini öğrenince,
bölgeden ayrıldı. Cenâhüddevle, Dukak’ın 1104 yılında ölümünden sonra, Atabeg
Tuğtegin, önce onun bir yaşındaki oğlu Tutuş adına hutbe okuttu. Daha sonra
Dukak’ın on iki yaşındaki kardeşi Ertaş’ı tahta geçirdi. Fakat, Tuğtegin’den
korkan Ertaş, Dımaşk’tan kaçtı (1104). Böylece, Suriye Selçuklularının Dımaşk
kolu sona erdi ve yerine Tuğtegin ailesi, yani
Böriler
Hânedânı kuruldu.
Suriye Selçuklu Hükümdarları / Tahta
Geçişleri
Tâcüddevle
Tutuş / 1079
Rıdvan (Halep'te) / 1095-1113
Dukak (Şam’da) / 1095-1104
Alp Arslan el-Ahras (Halep'te) / 1113
Sultanşâh (Halep'te) / 1114-1117
Halep
çamı (Pinus
halepensis),
Akdeniz
bölgesine özgü bir
çam
türü.
Fas
ve
İspanya,
güney ve kuzey
Fransa,
İtalya
ve
Hırvatistan,
batıda
Yunanistan,
Kuzey
Libya
ve güney
Türkiye'de
yayılış gösterir.

Genellikle deniz seviyesinden 200 m
yüksekliğe kadar çıkmaktadır. Fakat güney İspanya'da 1000, Fas'ta ise 1700 m'ye
kadar çıktığı görülür.
Orta büyüklükte bir ağaçtır, 15-25 m'ye
kadar boy yapar. Sürgünler grimsi-beyazdır, bu özelliği ile kızılçamdan kolayca
ayrılır. Kabuk portakal kırmızısı renginde ve kalındır. İğne yapraklar ince 6-10
cm uzunluğunda sarımsı yeşildir. Kozalaklar dar konik 5-10 cm uzunluğunda
gençken kapalıdır. Kozalaklar ilk zamanlarda yeşil, 24 ay sonra
kırmızımsı-kahverengiye dönüşür. Tohumlar 5-6 mm uzunluğunda kanatlıdır.
Halep çamı,
kanarya çamı (Pinus
canariensis),
kızılçam
(Pinus
brutia) ve
sahil çamı
(Pinus
pinaster) ile karışık bükler
oluşturur. Bazı uzmanlar tarafından kızılçam'ın bir
alttürü
kabul edilir. Türkiye'nin güney kısımlarında özellikle
Adana'da
kızılçam ile birlikte görülür.
Orta
büyüklükte bir ağaçtır, 15-25 m'ye kadar boy yapar. Sürgünler grimsi-beyazdır,
bu özelliği ile kızılçamdan kolayca ayrılır. Kabuk portakal kırmızısı renginde
ve kalındır. İğne yapraklar ince 6-10 cm uzunluğunda sarımsı yeşildir.
Kozalaklar dar konik 5-10 cm uzunluğunda gençken kapalıdır. Kozalaklar ilk
zamanlarda yeşil, 24 ay sonra kırmızımsı-kahverengiye dönüşür. Tohumlar 5-6 mm
uzunluğunda kanatlıdır.
Halep çamı,
kanarya çamı (Pinus
canariensis),
kızılçam
(Pinus
brutia) ve
sahil çamı
(Pinus
pinaster) ile karışık bükler
oluşturur. Bazı uzmanlar tarafından kızılçam'ın bir
alttürü
kabul edilir. Türkiye'nin güney kısımlarında özellikle
Adana'da
kızılçam ile birlikte görülür.